Teknoloji, kişisel ve profesyonel hayatımızın içine yerleşmiş durumda. Zorunlu veya keyfi olarak gün içinde teknolojik araçlarla olması gerekenden daha fazla etkileşimdeyiz. Bu da bizlere sanal ve dijital yorgunluk olarak geri dönüyor. Gelin, sanal ve dijital yorgunluğun etkilerini ve neler yapabileceğimizi inceleyelim.
Sanal ve dijital yorgunluk
Son 10 yılda teknoloji, kişisel ve profesyonel yaşamlarımızı çok farklı yerlere taşıdı. Eriştiğimiz uygulamalar ve teknolojiler hayatımızı rahat ve üretken hale getirdi. İletişim kurma yöntemlerimiz, bilgiye ulaşma ve tüketme durumumuz, yeni beceriler öğrenme ve çalışma şekillerimiz yön değiştirdi.
Bu faydaların yanı sıra teknolojinin getirdiği yenilikler bazı olumsuzluklar yaratabiliyor. Ekranlar tamamen çevremizi sararken; e-postalar, iletişim uygulamaları, video konferans platformları, sosyal ağlar, birçok dijital araç ve teknoloji günün çoğunda bize eşlik ediyor. Bilgisayar ekranlarından uzaklaşsak bile cep telefonlarımızın ya da tabletlerimizin ekranlarından başımızı kaldıramıyoruz. Profesyonel işimiz dışında da sürekli dijital etkileşim halindeyiz.
Sanal dünyada bu kadar vakit geçirmenin sağlığımıza olumsuz etkileri var. Ağrıyan ve kuruyan gözler, normalden fazla baş ağrısı, ekran başındaki kötü duruş veya boyun, bel, omuz ağrıları bu yorgunluğun fiziksel belirtileri arasında yer alıyor. Yorgunluk ruhsal olarak da bizi tüketiyor, anksiyete ve depresyona neden olabiliyor.
Dijital araç kullanımı pandemiyle daha da arttı. Uzaktan çalışma, uzaktan eğitim gibi kavramların hayatımıza girmesiyle ekran başında geçirdiğimiz süreler yükseldi. Bu uygulamaların yeni normallerimiz olmasıyla, sanal ve dijital yorgunluk yaygınlaştı.
Peki bu durumdan en az şekilde etkilenmek için neler yapabiliriz?
Sanal ve dijital yorgunluğu azaltmak için uygulayabileceğimiz yöntemler
Ekranlarla geçirilen süre her geçen gün artarken, sanal ve dijital yorgunluk kaçınılmaz bir sorun haline gelmiştir. İş, eğitim ve sosyal yaşamın büyük bir kısmı artık dijital platformlara taşındığı için, zihinsel ve fiziksel yorgunluk hissi, üretkenliği ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebiliyor. Ancak, bilinçli bir yaklaşımla bu yorgunluğu azaltmak ve dijital araçlarla dengeli bir ilişki kurmak mümkün. İşte dijital yorgunluğunuzu hafifletmek için uygulayabileceğiniz etkili yöntemler...
Zaman yaratın
Ekran başında geçirdiğiniz ve kendinize ayıracağınız zamanı belirleyin. Dengeyi sağlamak bu yorgunluğu azaltmanın başında gelir. Dijital ve sanal ortamlardan uzaklaşmak için bilinçli bir istek gerekir.
Örneğin, ruhsal ve fiziksel sağlığınıza odaklı molalar verebilirsiniz. İş sırasında ve dışında, dinlenme sürecinize başka ekranlar katmayın. Bu sürelerde cep telefonu veya benzeri dijital araçlarda vakit geçirmek, sosyal medyada gezinmek yerine kendinize alan yaratın. Zihninizin dinlenmesine izin verin. Ayağa kalkın, temiz hava alın, yürüyüşe çıkın.
Gözlerinizi kısa süre dinlendirmek bile, zihninizin netlik kazanmasına ve enerji almanıza yardımcı olacaktır. Mola sürelerinizi iyi değerlendirin ve kendinize zaman yaratın.
Sınırları belirleyin
Uzaktan veya ofisten; hepimiz çalışıyoruz ve bunun kişisel hayatımız için olumsuz sonuçlar doğurmaması için bazı sınırlar belirlememiz gerekiyor. Sürekli olarak, fiziksel ya da ruhsal yorgunluk hissetmek sizi bitkin düşürebilir. Bu hem profesyonel iş hayatındaki verimliliğinizi hem de kişisel yaşam kalitenizi azaltabilir.
Uzaktan çalışma bize yaşam alanımızın en rahat ve konforlu yerinde çalışma olanağı sağladı. Profesyonel olarak kabul edilen en rahat kıyafetleri giyebildik, daha rahat hareket edebildik. Ancak uzaktan çalışma ile beraber sanal yorgunluk seviyeleri de yükseldi. Çalışma için ayırdığımız zaman şekil değiştirdi. Ekranda daha fazla vakit geçirmeye başladık. Bazen öğle ve akşam yemeği vakitlerinde kendimizi ekran başında çalışırken bulduk.
Bu noktada, net sınırlar belirlemek hem genel hem de sanal yorgunluğu azaltmanın püf noktalarından biri haline geldi. Dolayısıyla hafta boyunca iş ve kişisel yaşam alanınız arasına bir çizgi çekmeniz gerekiyor. İyi bir planlama ve program yaparak gün içinde nefes alıp, zihninizi ve bedeninizi dinlendirebileceğiniz bölümleri belirleyebilirsiniz. Hafta içinde belirli bir saatten sonra ekranlarla bağlantınızı koparıp, toplantı ve e-postaları diğer iş gününe bırakabilir, hafta sonu aramalarına hayır diyebilirsiniz.
İşaretlerin farkına varın
Sürekli vew istenilen an bilgiye ulaşmak, sosyal ağlarda geçen vakit, sanal dünyadaki sosyal etkileşimler, uzun video konferans toplantıları, cevaplanacak e-postalar, görüntülü konuşmalar ve mesajlaşmalar duygusal olarak bizi olumsuz etkileyebilir. Çok fazla endişe hissetmenize, çabuk sinirlenmenize, acele karar vermenize, bunalmanıza sebep olabilir.
Sanal ve dijital yorgunluğun fiziksel olarak verdiği rahatsızlık bir süre sonra ruhsal sağlığınızı etkilemeye başlayabilir. Aynı pozisyonda saatlerce oturmak, başınızın bir bilgisayara veya cep telefonuna doğru eğik bir şekilde durması, gözlerinizde ve başınızda oluşan ağrılar bu yorgunluğun belirtileri olabilir.
Kendinizi bu durumlarda hissettiğinizde, adım atma vaktinin geldiğini bilmeli ve işaretleri değerlendirmelisiniz. Bahsettiğimiz yöntemleri uygulayarak kendinizi bu yorgunluktan ve olumsuz etkilerden kurtarabilirsiniz.