Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının Tarihi

Hepimiz son yıllarda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı, 2030 Gündemi’ni ve bunların önemini sıkça duymaya başladık. Peki, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve kökenleri hakkında ne kadar biliyoruz? Hiç şüphesiz büyüyen eşitsizlikler, sosyal dışlanma ve büyük çevresel tehditlerle dolu bu gidişatı; refahın paylaşıldığı, toplumların kapsayıcı olduğu ve çevrenin güvende tutulduğu bir dünyaya doğru yeniden şekillendirmemiz gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilmek için 2015 yılında Birleşmiş Milletler’in tüm üye ülkeleri, sürdürülebilir kalkınma için 2030 Gündemi’ni benimsemeyi kabul etti.

2015-2030 dönemini kapsayan bu gündem, sürdürülebilir kalkınma konusunda küresel iş birliği için evrensel bir eylem planı olarak görülüyor. Ve 169 adet hedefi içeren 17 sürdürülebilir kalkınma amacından oluşuyor. Bu küresel amaçlar 2015 yılında kabul edilmiş olsa da tarihi aslında birkaç on yıl öncesine dayanıyor.

Podcastimizin bu bölümünde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın tarihini gözden geçireceğiz.

Santa Barbara petrol sızıntısı: 1969

Santa Barbara petrol sızıntısı Kaliforniya kıyılarına 15 milyon litreden fazla petrol saldı ve binlerce hayvana öldürdü. O zamana kadar yaşanan en kötü petrol sızıntısı olan bu felaket tüm dünyanın dikkatini insanların çevreyi koruma konusunda alması gereken sorumluluklara çekti ve  22 Nisan 1970 tarihinde dünyadaki yaşamın güzelliğini kutlayarak, dünyanın karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla düzenlenen ilk Dünya Günü kutlamasına yol açtı.

Büyümenin sınırları: 1972

Hükümetler artık doğanın bir bedel ödediğini düşünmeye başlamışlardı. Böylece çevreciler, çevreci siyasi partiler ve aktivist sivil toplum örgütleri, çevreye önem veren, toplumsal adaleti savunan, şiddet karşıtı, demokrasi ve sürdürülebilirlik temelli yeşil siyasi hareketlere yöneldiler. 1972'de Stockholm'de İnsan Çevresi Konferansı düzenlendi ve böylece tepkiler oluşmaya başladı. Bu konferans, çevre konusundaki ilk Birleşmiş Milletler zirvesiydi ve konuyu gerçekten küresel siyasi gündeme taşıyan olaydı.

Bir yanda ekonomi, diğer yanda ise çevrenin bir çarpışma rotasında olduğunu kabul ediyordu. İnsan faaliyetlerinin doğa üzerindeki artan etkisi, benzeri görülmemiş bir ölçekte çevresel risklere yol açıyordu. Müzakerelerin dışında tamamen farklı iki grupta toplandı. Biri nüfus artışı, kirlilik ve doğal kaynakların hızla artan kullanımı konusunda umutsuzca endişe duymaya başlayan küçük bir grup bilim insanıydı. Diğeri ise sivil haklardan vejetaryenliğe kadar birçok meselenin üstüne giden ve şimdi sivil toplum örgütleri olarak adlandırdığımız insanlardan çok daha büyük bir gruptu.

Aynı yıl dünyayı şoke eden “Büyümenin Sınırları” adlı rapor yayınlandı. Bu rapor, insanın ekolojik ayak izindeki sürekli büyümeyi sorgulayan ilk çalışmaydı ve medeniyetimizin muhtemelen 2100 yılından önce çökeceğini öngörüyordu. 11 yıl sonra, sürdürülebilir olmayan ekonomik büyümeye gösterilen ilgi nedeniyle Birleşmiş Milletler 1983 yılında Brundtland Komisyonu’nu kurdu. Bu komisyonun 1987 yılında yayınladığı Ortak Geleceğimiz raporu, sürdürülebilir kalkınma kavramını tanımlıyordu.

Dünya Zirvesi: 1992

1992 yılında sürdürülebilir kalkınma kavramı Dünya Zirvesi sırasında ortak bir küresel kavram olarak benimsenmişti. Ancak 2012'de Dünya Zirvesi'nin 20. yıl dönümünde Birleşmiş Milletler üye devletlerinin Rio+20 Konferansı’nda bir araya gelmesiyle, sürdürülebilir kalkınma kavramının henüz ele alınmadığı ve uygulanmadığı konusunda acı bir farkındalık yaşandı. Bu nedenle, hükümetlerin ve sivil toplumların davranışlarını ortak bir noktaya yönlendirmek için amaca dayalı kalkınma fikrini seçmeye karar verdiler.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları: 2015

Rio+20 Konferansı sırasında Birleşmiş Milletler devletleri, Bin Yıl Kalkınma Hedefleri olarak bilinen başka bir dizi hedef bağlamında faaliyet gösteriyordu. Sonrasında ise 2015’ten 2030'a kadar Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'ni Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları takip etti ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın ne olması gerektiği konusunda müzakereler başladı.

Dünyanın farklı yerlerinden 10 milyon kişi, 2030 Gündemi’nin şekillendirilmesine yardımcı olmak için istişare sürecinde görüşlerini dile getirdi. Üç yıl boyunca önerilen yaklaşık 300 amaç gözden geçirildi. 2015'in ortasına kadar 17 amaca ulaşıldı ve 25 Eylül 2015'te üye devletler, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde 2030 Gündemi’ne yönelik genel taahhütte yer alan bu 17 amacı benimsediler. Bu amaçları Birleşmiş Milletler Türkiye'nin internet sitesinden detaylarıyla inceleyebilirsiniz.

Paris İklim Anlaşması: 2015

Paris'teki Birleşmiş Milletler Zirvesi'nden birkaç hafta sonra ise, küresel ısınmayı ve insan kaynaklı iklim krizini durdurmak için başka bir uluslararası anlaşma yapıldı: 2030 gündemiyle bölünmez bir bağı olan Paris İklim Anlaşması.

Bugün ise hem Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'na hem de Paris İklim Anlaşması'na ulaşmak için teknolojiye ve gerekli kaynaklara sahibiz. Bu amaçlara ulaşmak için en çok ihtiyacımız olan şeyse aktif iş birliği. Acil yapılması gerekenleri anlamalı, paylaşmalı ve bu amaçlara ulaşmak için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor