Estetik Algısı Kültürlerarasında Neden ve Nasıl Değişir?

Estetik Algısı Kültürlerarasında Neden ve Nasıl Değişir?

Bir şeyin “estetik” olarak nitelendirilmesi, insanda güzellik duygusu uyandırdığı anlamına gelir. Güzellik; kişide haz, beğeni ve hoşnutluk yaratır. Ancak neyin güzel ve estetik olduğunun sınırlarını net bir şekilde belirlemek zordur. “Estetik”; aynı zamanda bir felsefe dalı olarak olarak, güzelliğin bellek ve duygularımızdaki etkilerini konu edinirken güzeli oluşturan öğeleri araştırır. Eski uygarlıklardan modern toplumlara; tüm kültürler güzeli aramaya, resmetmeye, inşa etmeye çalışmışlardır. Simetri ve orantı gibi matematiksel formüller üzerinden bazı insan yüzlerinin, mimari eserlerin, resimlerin neden güzel olarak değerlendirildiğine dair evrensel açıklamalar getirilmeye çalışılmıştır. Fakat estetik algısı kültürden kültüre değişkenlik gösterir. Bu yazımızda estetik algısının kültürlerarası farklılaşmasının nedeni ve nasılı üzerinde duracağız. 

Tarihsel gelenekler

Kültür; gelenek, görenek, sanat ve sosyal normların toplamı olarak tarif edilir. Her kültürün, estetiğin takdir edilme şeklini etkileyen değerleri, inançları, kendine özgü tarihi ve sanatsal gelenekleri vardır. Nesilden nesile aktarılan sanat formları, stilleri ve sembolleri, bir kültürün estetik duyarlılıklarının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Bu formlar süreç içinde dönüşüme uğrayabilir. Fakat ne kadar dönüşüme uğrasa da yüzyıllar içinde oluşan temel çerçeve çoğunlukla sabit kalır ve toplumların güzeli değerlendirmesinde önemli referans noktaları haline gelir. Örneğin, bazı kültürler sadeliği ve minimalizmi vurgularken, diğerleri görkem ve şaşaaya değer verebilir. Bu değerler hayat tarzında, gündelik pratiklerde, giyim kuşamda iyi ve güzelin ne olduğuna yansırken, sanatı da buna göre etkiler. Mesela; Topkapı Sarayı’nın avlusu sade ve ağırbaşlı bir cennet bahçesi olarak tasarlanmıştır. O dönemki Batılı büyükelçiler alışık olmadıkları bu alçakgönüllü tarz karşısında duydukları şaşkınlığı ifade ederler. Buna karşılık, 20. yüzyıl Amerikan mimarisi gösterişi, zenginliği, büyüklüğü öne çıkarır. Dolayısıyla 16. yüzyılda Osmanlı sarayındaki bir memur ile 20. yüzyıldaki New Yorklu bir borsacının güzele dair bakışınınfarklı olması şaşırtıcı değildir.

İnanç ve ritüeller

Dini ve manevi inançlar da sanatsal ifadeleri ve estetik tercihleri şekillendirebilir. İki kültür benzer inançlara sahip olsa bile, onları ifade eden ritüeller tamamen farklılık gösterebilir ve semboller, renkler, motifler aracılığıyla estetik algısına yansıyabilir. Örneğin; Japon Şinto ritüelleri, tanrıya minnettarlık ve doğaya uyumu sadelik ve yalınlık üzerinden gösterir. Bu anlayış, Japon sanatına ve yaşam biçimine de sızar. Bazı Afrika kabileleri ise coşkulu dans ritimleriyle kozmik sese cevap verirler ve evrenin uyumuna katılırlar. Bu kabilelerde renkli takılar, boyalı yüzler bu enerjiyi yansıtacak biçimde şekil almış ve insanların güzellik algısını oluşturmuştur. 

Sanatın gördüğü işlev

Sanatın biçimi olduğu kadar toplumdaki rolü de kültürler arasında değişkenlik gösterir. Bazı kültürler için sanat dekoratif amaçlıdır. İslamiyet etkisindeki kültürlerde işlemecilik ve kaligrafi gibi süsleme sanatları dikkat çekerken;Batı sanatı bir hikâye anlatmayı, duyguları ifade etmeyi önceliklendirir. Bazı kültürler geleneği ve tarihsel sürekliliği vurgularken, diğerleri yenilik, modernlik ve toplumsal eleştiriye öncelik verebilir. Bu durum, sanatın sosyal işlevini biçimlendirerek kültürlerin beğenilerine etki eder.

Doğal çevre

İnsanların içinde yaşadığı doğal çevre de estetik tercihleri etkileyecektir. Çölde yaşayan bir topluluk ile kutuplardaki bir kültürün estetiğe bakış açısı farklı olacaktır. Bu insanlar etraflarında farklı renkler görürler, farklı şekillerde giyinirler ve çevresel koşullar onları farklı duyarlılıklara iter. Bu durum da güzel olan ile ilgili görüşlerinde ve sanatsal anlayışlarında değişikliklere sebep olur.   

Farklı kültürlerin estetik olanı ararken farklı yaklaşımlara ulaşması olağandır. Küreselleşme ve artan kültürel alışveriş, sanatsal biçimleri ve estetik algıları birbirine yaklaştırmıştır. Ancak, kültürler arasındaki çeşitlilik devam etmektedir. Bu zenginliği tanımak ve takdir etmek dünya sanatsal mirasının daha iyi korunmasına yardımcı olacak, kültürel anlayış ve diyaloğu teşvik edecektir. 

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor