Ekolojik Zekâ ve Ekolojik Zekâsı Yüksek Kişilerin Özellikleri

Ekolojik Zekâ ve Ekolojik Zekâsı Yüksek Kişilerin Özellikleri

İlk kez 2009 yılında “Ecological Intelligence: How Knowing the Hidden Impacts of What We Buy Can Change Everything (Ekolojik Zekâ: Satın Aldığımız Her Şeyin Hayatımızı Nasıl Değiştirebileceğinin Altında Yatan Etmenler)” başlıklı kitabın yazarı Daniel Goleman tarafından ortaya atılan “ekolojik zekâ” kavramı; küresel anlamda meydana gelen doğa olaylarına ve değişimlerine karşı duyarlı olup bunlar için çözüm sunma ve harekete geçme yeteneğine sahip olmak olarak tanımlanıyor. Bir diğer yazar Ian McCallum tarafından yapılan “Ecological Intelligence: Rediscovering Ourselves in Nature (Ekolojik Zekâ: Doğada Kendimizi Yeniden Keşfetmek)” adlı çalışmada da ekolojik zekâ, aynı şekilde tanımlanıyor.

Ekolojik zekâ, Daniel Goleman tarafından doğayla empati kurmaya benzetiliyor. Ancak; doğayla empati kurup, ona bilinçsizce yaklaşarak zarar verdiğimizde doğaya yaşattığımız acıları hissedebildiğimiz zaman onu korumaya yönelik önlemler alabilmemiz mümkün hale gelebiliyor. Bu ekolojik farkındalığa ulaşmak ve doğayla aktif bir denge içinde olmak, 2008 yılında Ian McCallum tarafından yapılan araştırmalarda da ekolojik zekiliğin göstergesi olarak ele alınıyor.

Peki bir kişinin ekolojik zekâsının yüksek olduğunu nasıl anlayabiliriz? Ekolojik zekâsı yüksek olan kişilerin özellikleri nelerdir? Gelin, birlikte bakalım…

Ekolojik zekâsı yüksek olan kişiler hangi özelliklere sahiplerdir?

-Meydana gelen çevre problemlerini çabuk fark ederler ve çözmek için harekete geçerler.

-Hem çevreye hem de meydana gelen çevresel problemlere karşı duyarlıdırlar, gerekli önlemleri alırlar.

-Dünya çapında meydana gelen küresel felaketlere karşı duyarlıdırlar ve dünya ekolojisi bakımından etkili olabilecek olumsuzluklar söz konusu olduğunda harekete geçmeye hazırdırlar.

-Canlı ölümleri onlar için önemlidir; dolayısıyla canlı ölümlerinin engellenmesi için alınabilecek önlemleri alırlar.

-Çevre problemlerine neden olan veya olabilecek ürünleri satın almazlar ve tepkilerini gösterirler.

-Kendilerini doğaya karşı sorumlu hissederler; bu nedenle doğa sorunları hakkında çevrelerindeki insanları da bilgilendirerek, onların bilinçlenmelerine katkıda bulunabilecek çalışmalar yaparlar.

-Ekolojinin insan psikolojisini ve fizyolojisini etkilediğinin farkındadırlar ve bu etkileri anlayabilmek için çalışmalarda bulunurlar. Bu çalışmaları yaparken olumsuzluklar görürlerse çözüm geliştirme yönünde hareket ederler.

Ekolojik zekâdan bahsederken, ekolojik okuryazarlıktan da bahsetmekte fayda var. Ekolojik okuryazarlar; çevresel sorunlara değinen yayınları takip ederler ve üzerlerine düşen görevleri yerine getirirler; bu kişiler bir anlamda ekolojik zekâsı yüksek olan kişilerdir diyebiliriz. Aynı zamanda ekolojik zekâ sadece doğuştan gelen bir yetenek değil, kaliteli bir eğitimle gelişebilmesi mümkün olan bir zekâ türü. Bunda da ekolojik okuryazarlığın katkısı çok büyük. Daniel Goleman da kitabında, ekolojik zekâsı yüksek bireyler yetiştirmenin, ekolojik okuryazarlık eğitimi ile mümkün olabileceğini vurguluyor.

Ekolojik okuryazarlık eğitimi söz konusu olduğunda, ekoloji ile ilgili konuların küresel çapta okul müfredatlarına eklenmesi ve mevcut müfredatların sürdürülebilirlik kapsamında güncellenmesi büyük önem taşıyor. Bulunduğumuz koşullarda çevreye duyarlı olmak, sorunlara çözümler üretebilmek ve harekete geçebilmek artık bir seçim olmaktan çıkıp zorunluluk halini alıyor. Dolayısıyla otomatik olarak, ekolojik okuryazarlık da mutlaka edinilmesi gereken beceriler içinde yerini alıyor.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor