Biyoçeşitlilik Nedir? İnsan Faaliyetlerinin Biyoçeşitlilik Üzerinde Nasıl Bir Etkisi Var?

Biyoçeşitlilik terimi, canlı organizmaların çeşitliliğini ifade eder. Farklı yaşam türlerini, formlarını ve bunların değişkenliğini yani ekosistemlerindeki evrim dinamiklerini bir araya getirir. Geleneksel olarak biyolojik çeşitliliğin üç seviyesi vardır. Genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği. Podcastimizin bu bölümünde bu seviyelerin her birinin gerçekten ne anlama geldiğini ve insan faaliyetlerinin biyoçeşitlilik üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu inceleyeceğiz.

Genetik çeşitlilik

Genetik çeşitlilik, canlılar dünyasında var olan genlerin çeşitliliğiyle ilgilidir. Farklı türler arasında farklı gen ifadeleri vardır. Bu genetik değişkenlik, yaşam formlarının çokluğuna, fiziksel ve biyolojik özelliklere ve çevresel etkenlerin yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansımasına katkıda bulunur.

Örneğin; Kuzey Amerika yılan balığı, 4000 kilometrelik kıyı şeridi boyunca akarsularda yaşar. Ancak büyük bir popülasyon olarak üremek için Sargasso denizine göç eder. Sonuç olarak birbirinden kilometrelerce uzaktaki akarsularda yaşayan bireysel yılan balıkları herhangi bir coğrafi farklılık göstermezler. Ancak somon gibi yaşamlarının çoğunu denizde geçiren diğer türler farklı akarsularda ürerler. Dolayısıyla bu türler popülasyonlar arasında belirgin genetik varyasyonlar geliştirirler.

Türlerin çeşitliliği

Yeryüzünde milyonlarca farklı canlı türü vardır. Ve özelliklerine göre böcekler, hayvanlar, bitkiler, mantarlar gibi gruplara ayrılırlar. Tür çeşitliliği genellikle iki kategoriye ayrılır. Tür içi çeşitlilik ve türler arası çeşitlilik.

Tür içi çeşitlilik aynı türün bireylerinin ve popülasyonlarının genetik varyasyonunu ifade eder. Beyaz veya siyah tenli, sarı veya kahverengi saçlı, mavi veya yeşil gözlü insanlar tür içi biyoçeşitliliğe örnek verilebilir.

Aksine türler arası biyoçeşitlilik canlı türlerini sayılarına, doğalarına ve göreli önemlerine göre kendi aralarında çeşitliliğini ifade eder. Örneğin; 7.9 milyar organizmaya sahip bir tür olan insanlar şu anda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan az sayıda Afrika filinden daha fazla çeşitliliğe sahiptir.

Ekosistem biyoçeşitliliği

Ekosistem biyoçeşitliliği canlı türlerinin çevreleriyle ve birbirleriyle etkileşime girdiği doğalarına ve sayılarına göre ekosistemlerin çeşitliliğini ifade eder. Örneğin; dünyada çöller, okyanuslar, göller, ovalar ve ormanlar gibi her biri kendine özgü özelliklere sahip farklı ekosistemler vardır. Bu ekosistemlerin içinde bile soğuk veya sıcak çöller, kuzey veya tropik ormanlar, ılık veya soğuk su kıyı bölgeleri gibi farklı kategoriler bulunur.

İnsan faaliyetlerinin biyoçeşitlilik kaybı üzerindeki etkisi

Ekosistem içindeki insan etkileşimleri biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz bazı etkilere sahip olabilir. Bu etkiler arasında azalan popülasyonlar, azalan biyoçeşitlilik ve bazı canlıların nesillerinin tükenmesini sayabiliriz.

Gübrelerin aşırı kullanımı

İnsan nüfusu arttıkça daha fazla yiyeceği ihtiyaç duyuyoruz ve artan gübre kullanımı büyük su ekosistemlerinde ötrofikasyon yoluyla biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor. Gübrelerdeki nitratlar tarlalardan nehirlere ve göllere akıyor. Alglerin çoğalmasına neden oluyor. Işık engellendiğinde bitkiler fotosentez yapamıyor ve ölüyor. Bu da bakterilerin bitkileri ayrıştırmasına ve sudaki oksijenin çoğunu tüketmesine neden oluyor. Oksijen olmadığında ise su içinde solunum yapan canlılar ölüyor. Bu durumda da doğal olarak, nehirlerin ve göllerin bio çeşitliliği azalıyor.

Balık yetiştiriciliği

Balıklar gölet, su tankı, havuz veya kafeslerde yetiştiriliyor. Çiftlik atıkları, kimyasallar, patojenler ve parazitler çevredeki suya salındığında ise diğer canlılara zarar veriyor.

Örneğin somon gibi etçil çiftlik balıkları yüksek miktarda proteine ihtiyaç duyarlar. Genellikle vahşi balıklarla beslenirler ve bu da onların popülasyonlarını azaltır. Bazen de balıklar kaçabilir ve vahşi türlerle kaynaklar için rekabet edebilir. Bu da biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olur.

Yerli olmayan türlerinin tanıtılması

Yerli olmayan bir tür, belirli bir bölgede yaşamasada insanlar tarafından haşere türlerinin uzaklaştırılması veya avlanma gibi belirli bir amaç için o bölgeye sokulabilir. Bu durumda yerli olmayan tür doğal olarak oluşan türleri öldürebilir.  Doğal türlerin sayısı azaldığında ise biyoçeşitlilik de azalabilir ve hatta nesilleri tükenebilir.

Biyoçeşitliliği korumak çok karmaşık bir iş olabilir çünkü insan eylemlerinin çoğu ekosistemleri zayıflatarak olumsuz etkiliyor. Biyoçeşitliliği korumak için doğal çevre üzerindeki negatif etkimizi en aza indirmeli ve ekonomik tüketim modelimizi değiştirmemiz gerekiyor.

İnsanların doğa üzerindeki etkisi hakkında net resmi olan ilk nesil biziz. Bu yüzden bu eylemi tersine çevirmek için harekete geçecek ilk nesil de biz olmalıyız.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor