Canlılar olarak yaşamımızı devam ettirebilmek için doğanın sunduğu imkânlardan yararlanmamız gerekiyor. Doğayla kurduğumuz bu ilişki, modernleşmenin de etkisiyle her geçen gün azalıyor ve doğaya gitgide yabancılaşıyoruz.
Bunun aslında kendimize karşı da bir yabancılaşma ve uzaklaşmaya sebep olduğunu fark etmiyoruz. Doğadan kopup düşüncesiz tüketim alışkanlıkları edindikçe, doğaya da otomatikman kendimize de verdiğimiz zarar artıyor. Böylece ekolojik bir tahribat meydana geliyor ve ekolojik denge alt üst oluyor. Bu noktada karşımıza ekoloji bilimi çıkıyor.
Ekoloji bilimi nedir?
İnsan da dahil olmak üzere tüm canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen, geniş bir alana sahip bilim dalı olan ekoloji, canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duyduklarını ve doğal kaynakların doğru kullanılabilmesi için gerekenleri ortaya koyuyor. Yeni bilgilerle kaynak tüketimini de dikkate alarak canlıların hayat kalitelerini artırmaya yardımcı olan ekoloji, canlı ve cansız her şeyi içine alan ekosistemin dengesinin korunması için gerekli olan yöntemlerin belirlenmesinde de önemli rol oynuyor.
Tükenmekte olan doğal kaynakları koruyarak gelecek nesillere aktarabilmede ekoloji biliminden yararlanmak mümkün. Ayrıca ekolojiyle iklim değişikliği arasında da bir ilişki bulunuyor. Bu nedenle ekolojik tahribata neden olan sebepleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Peki ekolojiyle iklim değişikliği arasında nasıl bir ilişki var? İklim değişikliğinde rolü olan ekolojik tahribatın sebepleri neler? Bu sebepleri ortadan kaldırmak için neler yapabiliriz? Tüm bu soruların cevaplarına podcastimizde değineceğiz. Hemen başlayalım.
Ekoloji ile iklim değişikliği arasındaki ilişki nedir?
Ekoloji ile çevreyi birbirinden ayrı düşünmek mümkün değil. Atmosferde, okyanuslarda meydana gelen değişikliklerin biyosferi etkilediği ve biyosferin de canlı yaşamında hayati önemi olduğu bir gerçek. Biyosferde oluşan bozulmalar canlıların hayatını tehdit edeceği etkiye sahip ve iklimdeki değişiklikler ekolojik denge üzerindeki etkisini her geçen gün artırıyor. Bu da biyoçeşitlilik için tehlike arz ediyor. Hâl böyle olunca iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, doğal dengeyi korumak için ekoloji alanında yardımıyla ekolojik tahribatın önüne geçerek toprak, okyanuslar, atmosfer arasındaki etkileşimi korumak şart oluyor. Gelelim ekolojik tahribatın sebeplerine.
Ekolojik tahribatın sebepleri nelerdir?
Ekolojik tahribatın sebeplerini doğal ve yapay sebepler olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Küresel ısınma, buzul erimeleri, sel baskınları, kuraklık gibi doğal afetler doğal sebepler arasında yer alırken, menfaat uğruna düşünmeden insan eliyle gerçekleştirilen ve bozulmaya sebep olan faaliyetler ise yapay sebepler arasındadır. Tabii yapay sebeplerinin doğal sebepleri doğurduğunu da göz ardı etmemekte fayda var. Yapay sebepleri örneklerle detaylandıralım.
-
Ev, yol, köprü yapmak gibi amaçlarla ağaçları keserek yeşil alanları azaltmak.
-
Tarımsal alanlarda deformasyon yaratmak.
-
Doğal su rezervlerini kirletmek.
-
Yüksek oranda atık meydana çıkarmak.
-
Atıkları doğru ayrıştırmamak.
-
Sanayi ve medikal atıklarla ev ve iş yeri çöplerini doğaya bırakmak.
-
Bitki toplayıcılığında bilinçsiz olmak.
-
Doğal ortamlarındaki canlıları ortamlarından uzaklaştırmak.
-
Avcılıkta bilinçsiz davranmak.
-
Hayvanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli özeni göstermemek.
Bu örnekler maalesef saymakla bitmiyor. Peki neler yapabiliriz?
Ekolojik tahribatı engellemek için neler yapabiliriz?
Aslında biraz önce saydıklarımızı yapmamakla, yani tersini yapmakla başlayabiliriz. Bireysel olarak yapabileceklerimiz konusunda bilgilenip öğrendiklerimizi hayata geçirebiliriz. Genellikle yaptığımız en büyük hatalardan biri bireysel olarak yapacaklarımızın işe yaramayacağını düşünmek oluyor. Oysa küçük olduğunu zannettiğimiz eylemler büyük katkılar sağlayabiliyor. Biz davranışlarımızı değiştirdikçe çevremizdekilere de örnek oluyoruz. Gerekli durumlarda ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde hareket etmekte yapabileceklerimiz arasında yer alıyor.