Teknoloji ve sanat kelimelerini yan yana kullandığımızda çok yeni bir şeyden bahsediyormuşuz gibi gelse de aslında bu ilişki insanların teknolojiyi ilk keşfettiği sanayi devrimine kadar uzanır. 1800'lü yılların sonlarına doğru bulunan fotoğraf makinesi ile teknolojinin sanatla buluştuğu söylenebilir. Ancak bu buluşmanın sanata asıl etkisinin, estetik kaygıları önemseyen August Sander ve Man Ray gibi kişilerin fotoğraf makinesinin bir görüntü yakalama aracı olmaktan çıkararak yarattıkları ilk filmlerinin gösterimini yaptıkları 1865 tarihinde gerçekleştiği kabul edilir.
Bu yazımızda teknolojinin sanatsal ifade üzerindeki etkisinin zaman içerisinde nasıl şekil aldığına değineceğiz.
Zamanın seyrinde teknoloji ve sanat
Günlük hayatı kolaylaştırmanın bir parçası olan teknoloji elbette, günlük hayatın estetik parçası olan sanat üretimini de kolaylaştırmıştır. Sanat ve bilim alanında uğraşan insanların geliştirdiği model ve buluşlar birbirlerini iki taraflı olarak etkilemiştir. Çağlar boyunca, birbirine bağlı bir şekilde hareket eden bu iki disiplin birbirini sürekli geliştirmiştir. Teknoloji geliştikçe sanatın işlevi, sanat geliştikçe teknolojinin estetiği artmıştır.
Sınırları ortadan kaldıran teknolojik sanat
Teknolojinin hayatımızın her yanını ele geçiren ilerlemesinin, yaşamın bir parçası olan her şeyde olduğu gibi sanatı da baştan şekillendirdiğini söyleyebiliriz. Günümüzde sanatçılar özellikle bilgisayar teknolojisini kullanarak, başka araçlarla ve tekniklerle üretmesi mümkün olmayan sanatsal yapıtlar üretmeye başladılar. Son 1-2 yılda yapay zekanın sanat üretimine katılması ise sanatta anlam, içerik ve konum faktörlerini neredeyse tümden değiştirdi. Klasik üretim anlayışında sanat somut bir çıktıya tekabül ederken, günümüzde sanallık artık sanatsal üretimde de ön plana çıkmaya başladı. Sanal ortamda var olmanın sanatsal ifade üzerindeki en olumlu etkisi elbette sanat ürününün dünyanın her yerinden, her sosyal statüdeki insana erişilebilir hale gelmesi oldu. İnsanların internet sayesinde herhangi bir konuyla ilgili bilginin kaynağına bir tuşla ulaşabilmesini sağlayan dijital teknoloji, sanatın kültürler arası ortamlara hızla aktarılabilmesini sağladı. Sanatı kısıtlayan sınırlar ortadan kalktı.
İleri teknolojilerin sanat üretimi üzerindeki etkisi
İleri teknolojilerin sanat üretimi üzerine etkisinin sanatı bambaşka boyuta taşıdığını söyleyebiliriz. Başta bilgisayar, takip eden süreçte sanal gerçeklik ve dijital teknolojiler hem sanat yapmayı kolaylaştırdı hem de sanatın daha pürüzsüz bir icrasını mümkün kıldı. Teknoloji sayesinde işlevi artan sanat eserlerinde detaylar ortaya çıktı. Bu detayların yapılmasına yarayan aletler, kusursuza yakın sanat eserlerinin üretimini sağladı. En basit tanımıyla bir form meydana getirebilme becerisi olan sanat, teknoloji sayesinde, sonsuz sayıda değişik formlar üreten doğa karşısında daha güçlü bir konuma gelebildi.
Bundan birkaç yıl önce insanların hayal edemeyeceği noktaya ulaşan teknoloji sanatçıyı, geçmişten günümüze kadar alışmış olduğu ve en iyi bildiği boya ve tuval gibi sanatın temel taşı malzemelere dokunmadan, farklı bir zaman ve mekân gerçekliğiyle işleyen sanal ortamda sanat üretebilir hale getirdi.
Teknolojiye uyumlanan sanat ne kadar özgür?
İnternet devriminin yaşandığı günümüze kadar sanat özgür dünyanın bir unsuruyken, bugün sürekli teknolojiyi takip eden bir konuma geldiği de telaffuz edilir oldu. Özellikle teknolojik tabanlı sanat eğitimi alan sanatçıların, sürekli bu alandaki gelişmeleri takip etmeden ve ortaya çıkan yeni sanatsal alanlara uyum sağlamak için güncel kalmadan sanat üretebilmelerinin mümkünlüğü bir tartışma konusu. Sanat bile, sanat yeteneğinden önce matematiksel bilginin öncelendiği ve bu bilgiye tabi olan bir sistematikle kurallara bağlanan bir üretim biçimi haline geldi. Bu üretim biçiminde sanatın özgün yanının ne kadar özgün kalabildiği ise sanat alanının yeni tartışma konusu olarak kalmaya devam edecek gibi görünüyor.