Teknoloji hızla gelişiyor ve Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in şirketin isminin Meta olarak değiştirileceğini duyurmasıyla birlikte teknoloji dünyası yepyeni bir terimi konuşmaya başladı: Birçok teknoloji uzmanı tarafından “Web 3.0'ın geleceği” olarak adlandırılan “Metaverse”.
“Metaverse” kelimesini ilk kez duyuyorsanız yalnız değilsiniz. Tron ve Ready Player One gibi filmlerde yer alan bu konsept onlarca yıldır var olmasına rağmen, bunun sadece kurgu bir dünyayla sınırlı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Artık insanlar bilgisayarlarına giriş yapıyor ve yepyeni bir dünyaya açılıyorlar. Sanal mülkleri 23.000 dolara veya bir Gucci çantayı 4.000 dolara yani gerçek dünyadaki değerinden daha yüksek bir fiyata satın alabileceğiniz dünyalar…
Meta Yunancada “sonra, öte” anlamına geliyor. Meta kelimesi ve İngilizcedeki “universe” kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilen Metaverse de “evren ötesi” anlamını taşıyor. Bunu internetteki dünyanın hayata geçirildiği ya da 3D olarak işlendiği bir dünya gibi düşünebilirsiniz. Zuckerberg, metaverse’ü ekrana bakmak yerine içine girebileceğiniz “sanal bir ortam” olarak tanımlıyor. İnsanların artırılmış gerçeklik gözlükleri, akıllı telefon uygulamaları veya diğer cihazları kullanarak buluşabileceği, çalışabileceği ve oynayabileceği sonsuz, birbirine bağlı sanal topluluklardan oluşan bir dünya…
Özellikle yaşadığımız pandemi sürecinden sonra Metaverse, şirketlerin tam zamanlı uzaktan çalışmaya geçiş yaparken veya serbest çalışanlarla iş gücünü artırmaya çalışırken karşılaştıkları sanal çalışma açmazına bir çözüm olabilir. Bu yeni dünyada, serbest çalışanlar, işverenler ve müşteriler, evlerinin konforunu terk etmek zorunda kalmadan gerçek hayattaki etkileşimleri taklit eden deneyimlerle iletişim kurabilecekleri, iş birliği yapabilecekleri ve paylaşabilecekleri dijital bir ortamda çalışabilirler. Bu dijital ortam, tüm dünya tarafından benimsenirse, çalışma şeklimizi tamamen değiştirebilir, iş seyahati veya yüz yüze toplantı ihtiyacını ortadan kaldırabilir ve hatta belki de ofisleri gereksiz hale getirebilir.
Metaverse’de ne yapabilirsiniz?
Sanal bir konsere gidebilir, online bir geziye çıkabilir veya dijital giysiler satın alıp onları deneyebilirsiniz. Metaverse ayrıca evden çalışanlar için büyük bir değişiklik yaratabilir. Çalışanlar, iş arkadaşlarını bir görüntülü arama uygulamasında görmek yerine sanal bir dünyada adeta birlikteymiş gibi görebilirler.
Sadece “Second Life” gibi bilinen oyunlarda kullanılacak bir evren değil birçok işlevi yerine getirebileceğiniz bir sanal evren olması beklenen Metaverse, gerçek zamanlı 3D grafikler, kişiselleştirilebilecek avatarlar ve sosyal etkileşimler de içerecek.
Facebook ve Metaverse
Oculus sanal gerçeklik gözlüğüyle sanal gerçekliğe büyük bir yatırım yapıldı ve Facebook’un Oculus’u satın almasıyla bu gözlükler rakiplerine kıyasla daha ucuz hale getirildi. Şirketi gelecek 5 yıl içinde bir sosyal medya firması olmaktan çıkararak bir metaverse şirketine dönüştürmeyi hedefleyen Zuckerberg, geçtiğimiz dönem de “Horizontal Workrooms” adlı sanal ofislerini tanıtmış ve iş dünyasının Metaverse’e taşınabilmesi konusunda önemli bir adım atmıştı.
1 Aralık 2021’den sonra tüm hisseleri “MVRS” sembolü altında işlem görecek olan Facebook, “metaverse” için dış kaynak kullanacağını da ayrıca duyurdu.
Markalar Metaverse'de nasıl para kazanıyor?
İnternetten para kazanmanın yeni bir yolu olarak, birçok teknoloji şirketinin Metaverse’ü geliştirmeye milyarlarca dolar ayırması sizi şaşırtmamalı. Örneğin Fortnite'ın arkasındaki şirket olan Epic Games'in çoklu evren vizyonunu desteklemek için 1 milyar dolar ayırdığı bildiriliyor.
Bazı markalar ürünlerini sanal ortamda satmak için zaten Metaverse kullanıyordu. Geçtiğimiz aylarda Dolce&Gabbana, Gucci, Louis Vuitton ve Burberry de diğerlerine katılarak bir NFT koleksiyonu çıkardıklarını duyurdular. Bu nedenle, geleneksel marka iletişiminin dışına çıkmak isteyen işletmeler için bir sonraki büyük adım Metaverse’e geçmek olacak gibi görünüyor. Agresif tutum sergileyen girişimcilik ve trendlerin her zaman bir adım önünde olmak, işletmelerin katılımcıları sürekli olarak etkileşimde tutmalarını sağlıyor.
Tüm bu anlatılanlar bilim kurgu filminin içindeymişsiniz gibi hissettirse de teknolojinin hızına yetişmek mümkün değil ve gelecekte sanal bir evrenin var olması fikri birçoğumuzu heyecanlandırmaya devam ediyor. İnsanların nasıl uyum sağlayacaklarını ise zaman gösterecek.