• Gelecek
  • İnovasyon
  • Geleceği Konuşalım – Şirketlerin Dijitalleşme Süreçleri ve Müşteri Deneyimi

Geleceği Konuşalım – Şirketlerin Dijitalleşme Süreçleri ve Müşteri Deneyimi

Şirketlerin dijitalleşme yolculuğu, iş yapış şekillerinden müşteri ilişkilerine kadar geniş bir yelpazede değişim gerektirmektedir. Dijitalleşme, işletmelerin daha verimli ve etkili olmasını sağlarken, müşteri memnuniyetini de artırmaktadır. MagiClick’in kurucu ortağı Murat Kalaora'nın katılımıyla gerçekleştirilen bu yayın, dijitalleşmenin iş dünyasına ve müşteri deneyimine olan katkılarını derinlemesine inceliyor.

Dijitalleşme, modern iş dünyasının en önemli dinamiklerinden biri haline gelmiştir. Şirketler, müşteri deneyimini iyileştirmek ve rekabet avantajı elde etmek için dijital dönüşüm süreçlerine yoğunlaşmaktadır. Bu yayın, dijitalleşme süreçlerinin iş dünyasında nasıl bir etki yarattığını ve müşteri deneyimini nasıl dönüştürdüğünü ele alıyor.

Cüneyt Toros: Yap Kredi ile Geleceği Konuşalım Podcast kanalına hoş geldiniz. Yaşamımıza yön veren konuları konuştuğumuz kanalımızda bugün şirketlerin dijitalleşme süreçleri ve müşteri deneyimi üzerine sohbet edeceğiz. Dijitalleşme ile birlikte müşteri deneyimi kavramı fazlasıyla önem kazandı. Markalar, müşteri deneyimini doğru anlama ve buna bağlı çözümler geliştirmek için daha fazla efor sarf etmeye başladı. Tam bu noktada yazılım ile tasarımı bir arada kullanmak, markalara entegre çözümler sunmak önemli hale geldi. Dijital çözümler konusunda Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden olan MagiClick bu alanda yaptığı çalışmalarla ön plana çıkıyor. Şirket Londra merkezli Dock9 ajansını satın alarak Avrupa'da büyüme hedefi yolunda da ilk adımını attı. Biz de bugün markalara sunulan dijital çözümler, müşteri deneyimi konusunda dünyadaki yeni trendler ve MagiClick’in yurtdışı deneyimlerini, şirketin kurucu ortağı Murat Kalaora ile konuşacağız. Murat Bey yayınımıza hoş geldiniz. Ben aslında sohbete uzun süredir izlediğimiz de bir şirket MagiClick. MagiClick’in hikayesiyle başlamak istiyorum. Türkiye'de eski bir şirket, ta internetin belki ilk kullanılmaya başlandığı zamanda kurulmuş. Bu işi ilk yapan şirketlerden biri. Biraz MagiClick hikayesiyle başlayabilir miyiz sohbetimize?

MagiClick'in kuruluşu ve gelişimi

Murat Kalaora: Hoş bulduk. Ben teşekkür ederim davetiniz için. Biz kendimizi teknoloji ve tasarımı birleştirerek müşterilerimizin kusursuz ve kolay kullanılır dijital ürünler geliştirebilmesini sağlayan bir şirket olarak tanımlıyoruz. Evet bu işi de 1996'dan beri internetin ilk Türkiye gelişiminden beri yapıyoruz. Tabii ki ilk başta bu kadar kapsamlı bir tanım söz konusu değildi. Sadece web siteleri yaparak işe başlıyorduk. Ama genellikle artık bugün tartışıldığımız hizmetleri biraz tanımlamak gerekirse genellikle kullanıcı araştırması ve kullanıcı deneyimi tasarımı ile başlayıp arayüz tasarımı ile devam eden, sonrasında da işin teknolojik kısmında yazılım geliştirme ve sistem entegrasyonu süreçleri ile sonlanan ve son kullanıcılara da kurumsal portaller, mobil ve web tabanlı dijital bankacılık veya e-ticaret uygulamaları, içerik yönetim veya doküman yönetim uygulamaları ve internetler gibi şekillerde ulaşılıyor. Bu tür bir hizmet setinden bahsediyoruz. Şu anda 160'ın üstünde çalışanımızla Londra, İstanbul ve Dubai ofislerimiz üzerinden hizmet veriyoruz. Ve bugüne kadar da 10 ülkede birçok dijital dönüşüm projesine imza attık. Sektörlere gelince telekom, gıda, akaryakıt ve havacılık gibi pek çok sektörden müşterimiz bulunmakla birlikte ağırlıklı olarak hizmet sunduğumuz sektörün bankacılık ve finans olduğunu söyleyebilirim.

Cüneyt Toros: Evet.

Murat Kalaora: İngiltere, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan, Lübnan ve Mısır'da 30'un üstünde finans kurumuna hizmet vermekteyiz. Ağırlıklı olarak aslında MagiClick hakkında bunları söyleyebiliriz.

Müşteri deneyiminin önemi ve evrimi

Cüneyt Toros: Bu müşteri deneyimi oldukça önemli bir hale geldi özellikle dijital çağda. Siz ilk başladığınızda dediğiniz gibi bu kadar kapsamlı bir teknoloji elimizde yoktu. Anladığım kadarıyla MagiClick de kendi içinde evrildi teknolojik gelişimle beraber ve dönüştü diyebiliriz değil mi?

Murat Kalaora: Kesinlikle. Yani 25 sene önce yaptığımız işle bugün yaptığımız işe verdiğimiz, sunduğumuz hizmet sektörü ve bunların derinliği arasında tabii çok ciddi farklar var. Çok doğru bir konuya parmak bastınız aslında. Hani kullanıcı deneyimine gelince aslında ben burada şundan bahsetmek istiyorum. Hani bizim müşterilerimiz tercih etmesinin aslında birkaç zaman sebebi var. Bunun başında da hem teknoloji hem tasarım kültürünü aynı anda verebilmesi olduğunu düşünüyorum. Farklı disiplinleri, negatif anlamda silahlaşmadan ortak bir amaç doğrultusunda verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak çok uzun zaman içerisinde oluşan bir şirket kültürünü gerektiriyor. Ve aynı zamanda bu kültürün anlamlı ve devamlı olmasını sağlayabilecek düzeyde bir şirket büyüklüğünü gerektiriyor ki buna iyi başardığımızı, iyi sağladığımızı düşünüyorum. Kısacası aslında tasarım ve teknoloji günümüz dünyasında aslında birbirinden ayrılmaz iki tane disiplin. Biri olmadan diğerinin başarılı olması, bu iki disiplinden bir tanesi aksadığı zaman ortaya çıkan sonuç hiçbir zaman verimli ve tercih edilebilir bir şey olmuyor. O yüzden hani ilk tanımlamamın başında da şunu söyledim. Bizim vizyonumuzda müşterilerimiz için kusursuz yani aslında teknolojik açıdan orada kusursuz olmasını kastediyorum ve kolay kullanılır ürünler geliştirmek olduğunu söylemiştim. Tasarımın da en önemli değeri aslında kullanıcılar için hem estetik gözüken ama aynı zamanda da kullanıcılara yapmaya çalıştırdığımız şeyleri en kolay şekilde yapabileceklerini sağlayan bir ürün ortaya çıkarmak olarak tanımlıyoruz.

Cüneyt Toros: Çok doğru. Zaten günümüzde yoğun rekabet koşulda bu anlamda müşteri deneyimini tasarımla bütünleştirebilmek aynı zamanda teknolojide farkı yaratan unsurlarından biri oluyor. Tabii fiyat da bunlardan biridir ama fiyattan sonra belki daha da önemli olarak müşteri deneyimi iyi anlamak ve ona uygun bir tasarım geliştirmek gerekiyor.

Murat Kalaora: Kesinlikle.

MagiClick'in küresel genişlemesi ve Dock9’ı satın alması

Cüneyt Toros: Aslında MagiClick Türkiye'de çok fazla olmayan bir şey yaptı. Genelde yurt dışından şirketler gelip Türk şirketlerini satın alırlar. Fakat MagiClick tam tersini yaptı ve İngiltere'de önemli bir satın alma yaptı. Dock9 şirketini satın aldı. Ben şimdi bunun hikayesini öğrenmek istiyorum ve amacınız nedir orada? Yani niye İngiltere'den bir şirket aldınız?

Murat Kalaora: Doğru, evet. Yani biraz sıra dışı bir şey olduğunu söyleyebilirim. Çünkü gerçekten de bunun tersi örnekler, bundan çok çok daha fazla. Geçmişte de aynı şekilde teklifleri biz çok sayıda aldık. Hepsine hayır dedikten sonra bugüne geldik aslında. Yaklaşık 5 yıldır Orta Doğu pazarında aktif olarak zaten bulunuyoruz. Yani Türkiye dışında iş yapmaya çalışmamız aslında bu şeyle başlamıyor. Ve halihazırda daha önce de bahsettiğim gibi Birleşik Arap Emirlikleri, Katar Bülümlü'nün en büyük bankalarına dijital dönüşüm ortağı olarak hizmet vermekteyiz. Yani burada belli ölçüde bir başarı elde ettik. Bu da bizi açıkçası daha üst düzeyde, daha geniş ölçekte, yurt dışında iş yapma konusunda cesaretlendirdi. Ve yaklaşık 1-2 yıldır da çok bariz bir şekilde çok daha gelişmiş ve çok daha büyük bir pazara sahip olan İngiltere'de ofis açmayı planlıyorduk zaten. Ama kendi içimizde yaptığımız değerlendirmelerde bizim için bu kadar gelişmiş ve kompleks bir pazara en doğru giriş yönteminin hem organizasyon hem de müşteri bazı anlamında, yani müşteri anlamında bize hızlı bir baz oluşturma anlamında bir satın alma yapmak olduğuna karar verdik. Ve bir buçuk sene önce de bir gerekli pazar araştırması ve alternatif şirketlerin değerlendirme sürecine başladık. Ve bunun sonunda pek çok şirkette görüştük. Pek çok aracı bize bu alanda hem finans hem satın alma danışma anlamında pek çok kurumla da çalıştık. Ve sonuçta bizim gibi bankacılık ve finans sektörüne yönelik dijital çözümler konusunda uzmanlaşmış ve pazarda da ciddi müşterileri bulunan ki bunların arasında işte Virgin Money, Massdaven Bank, Castle Trust Bank, Aetna, Assurance gibi çok büyük sigorta şirketleri olan Dock9 firmasına teklif yapmaya karar verdik. İlk tanıştığımız günden beri şirketin ortaklarıyla hem finansal alanda finansal hizmetler teknolojisinin geleceğine bakış açımız, vizyonumuz, genel iş yapış kültürümüz çok büyük ölçüde örtüştüğünü gördük. Ve satın alma süreci de aslında normalde beklediğimizden çok daha hızlı ve sorunsuz şekilde sonuçlandı. Ve geçen ay yani Ocak 2021 itibariyle Dock9’ı bünyemize kattık. Çok kısa bir entegrasyon sürecinin sonunda da sanıyorum 2021'in ikinci çeyreği içinde artık Dock9, MagiClick London olarak hayata devam edecek. Neden bu şekilde bir satın alma yoluna gittik sorusuna cevaben şunu söyleyebilirim. Her ne kadar yurt dışında birçok proje gerçekleştirmek ve büyük projeler gerçekleştirmiş olsak da her pazar kendi içinde farklı dinamiklere sahip. Hatta bu dinamikler yani sadece iş yapış kültürüyle de değil, o pazarda tercih edilen teknolojiler bile çok farklılık gösterebiliyor yani belli projelerde. Dolayısıyla hali hazırda işlemekte olan başarılı bir yapıya entegre olma imkanını sağlaması, Dock9 satın almasının bizim için çok önemli bir avantaj. Ve tabii ne kadar çok sayıda ülkede çok büyük kurumlara hizmet veriyor olsak da, hani ne kadar büyük kurumlara hizmet veriyor olsak da, ne kadar önemli olsa da bu referanslar, lokal pazarda sahip olduğunuz bir referans olmadıktan sonra, o referansların rolü ancak bir yere kadar sizi bir yere götürebiliyor. Dolayısıyla hazır bir müşteri bazını elde etmek bizim için çok önemli. Dock9’ın da biraz önce dediğim gibi özellikle kredi kurumları ve sigorta alanında ciddi bir bilinirliğe sahip. Şunu söyleyebilirim yani sıfırdan bir ofis açma ile karşılaştırıldığında, bize en az 3-4 seneye karşılık gelen bir ilimimi kazandırdığını düşünüyorum.

Cüneyt Toros: Çok güzel evet.

Murat Kalaora: Yani şöyle İngiltere'deki mevcut ve yeni müşterilere artık çok daha geniş bir hizmet portföyü ve yetenek hisseti sunabiliyor olacağız ki, bunun meyvelerini hemen görmeye başladık. Daha 2 ay bile olmadı yani şirketlerimizin birleşmesinin yani bizim satın almamızın Dock9'ı. Ve yani şu anda bizim %25 düzeyinde olan işte yurtdışı gelirlerimizi aslında bu senenin belki de gelecek senenin sonuna kadar en geç %50'nin üstüne çıkartacağımızı çok kolaylıkla ön görebiliyoruz zaten. Bu da bize çok ciddi bir büyüme inmesi kazandıracak.

Farklı ülkelerde müşteri deneyimi dinamikleri

Cüneyt Toros: Murat'la işini öğrenmek istiyorum. Biraz önce aslında biraz değindiniz. Her pazarın kendine ait dinamikleri var müşteri deneyimi anlamında da. Örneğin İngiltere'de bir müşterinin finansal hizmetlere bakış açısıyla ya da kullanım alışkanlıklarıyla Türkiye'deki ya da Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki bir müşteri farklılık gösterebiliyor değil mi? Yani bu evet teknolojiler birazcık birbirine benzese de kullanım alışkanlıkları farklılaşabiliyor. Siz hani çok çeşitli yerlerde, çeşitli ülkelerde de faaliyet gösteren bir şirket olarak bu alanda gözlemleriniz nasıl? Yani Türkiye ile örneğin Birleşik Arap Emirlikleri'ni ya da bir İngiliz vatandaşını karşılaştırırsanız müşteri deneyimi açısından ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

Murat Kalaora: Biraz pazar dinamikleri, kültür tabii ki her şey bunları belirliyor. Aslında kullanıcı deneyimi pattern'ları, desenleri aslında ülkeden ülkeye artık birleşme yoluna, ortak öğeler kullanma yoluna gidiyor. Eskiden tasarım anlamında çok daha farklı şeyler söyleyebilirdim. Örneğin biz Türkiye'de çok daha renkli, cafcaflı birçok şeyi bir arada görmeye alışık bir kültüre sahibiz. Dolayısıyla bu kurumların tasarımlarına yansıyordu. Ama bunun kullanıcı deneyimi anlamında çok optimal bir tasarım anlayışı olduğunu söyleyemem. Ama Avrupa'ya baktığınızda özellikle Almanya gibi ülkelerde aynı anda sadece tek bir şeyin verildiği, tek bir hedefe odaklanan tasarım anlayışları biraz daha öne çıkıyor. Birleşik Arap Emirlikleri veya Orta Doğu pazarı biraz daha, ya bu anlamda tasarım kültürü açısından biraz daha Türkiye'yle yakınken, İngiltere pazarının bunun biraz daha işte Almanya'yla Orta Doğu pazarı arasında olduğunu en azından tasarım kültürü anlamında söyleyebilirim. Ama kullanıcı deneyimi anlamında aslında her ne kadar soft science'lardan yani yumuşak bilim dallarından konuşuyor olsak da kullanıcı deneyimi tasarımı arayüz tasarımına yani estetik tasarıma oranla biraz daha ölçümlenebilir, sonuçları daha kolay değerlendirebilir bir dal. Dolayısıyla kültürel farklılıklar açıkçası tabii ki burada önemli rol oynamakla birlikte kullanıcı deneyimi tasarım desenlerinde biraz daha az önem taşıyor. Şimdi bunun bir de pazarlığın arası farklılıkların tabii iş yapış kültürüyle şeyleri var. Mesela bankacılık ve finans sektöründen bahsedersek mesela Türkiye'de biraz daha bankacılık anlamında daha eşit düzeyde dağılmış bir pazar payı anlamında bankacılık sistemi varken İngiltere pazarında aslında çok büyük bir pazar ama 4 büyük banka pazarın bireysel pazarda %75'ini kurumsal pazarda %85'li pazar payına sahip olduğunu görüyorsunuz. Aslında çok daha oligopolis diyebileceğimiz bir yapı var. Bu neyi doğuruyor? Aslında Türkiye'deki bankalar neredeyse elektronik ticari şirketleri veya gıda şirketlerinden farklı bir şekilde pazarlama anlayışına sahip bu çok güzel bir şey. Bu bu çok güzel bir şey. Bu neyi doğuruyor? Aslında Türkiye'deki bankalar neredeyse elektronik ticari şirketleri veya gıda şirketlerinden farklı trilogy pazarlamanın anlayışına sahip bu çok güzel bir şey. Halka çok daha yakınlar insanlar kendilerini aslında bankalardan uzak hissetmiyorlar belki bu 50 sene önce böyleydi yani bir kredi almaya gittiğinizde bir şey yapmaya gittiğinizde belki biraz daha korkarak yaklaşırdınız İngiltere'de hala böyle yani bu büyük bankalarla son kullanıcılar arasında çok ciddi bir aslında duvar var. Kolay kolay İngiltere'ye gittiğinizde yeni göç ettiyseniz mesela yani İngiltere'de bir hesap açtırmak bile haftalar aylar sürebiliyor sizin için belli altyapıya geçmişe sahip olmanız lazım. Yani aslında bir duygusal olarak bir kopukluk mevcut büyük bankalarla İngiltere'de son kullanıcılar arasında ama bununla birlikte o kadar büyük bir secondary market o kadar büyük bir ikinci pazar intermediary market dediğimiz yani aracı kurum pazarı var ki. Burada sadece Bank of England tarafından yani İngiltere'nin merkez bankası tarafından yaratılan 1500 tane finansal şirketten bahsediyoruz bunları bu ikinci seviyede şirketleri de kattığımızda bu aracı kurumları da kaçtığımızda inanılmaz bir boyuta ulaşıyoruz. Yani FCA yani Financial Conduct Authority'nin denetlediği İngiltere'de finansal servis sayısı 60 bin yani bu inanılmaz büyük bir rakam bunların hepsi ya işte kredi veren short term lending için yüzlerce ayrı şirket var yani kısa vadeli kredi vermek için mortgage için yani konut kredisi için yüzlerce ayrı şirket var. İnanılmaz büyük bir fragmente pazar bu tabii ki doğal olarak bizim gibi bu sektöre özellikli hizmetler sunan bir şirket için tabii ki bir nasıl diyeyim yani altın vadeli dolayısıyla işte ne kadar işte başlangıç temelde oligopolist bir yapıdan bahsetsek de Türkiye'nin veya Orta Doğu'nun tümünü toplayın buranın 10 katı 20 katı 30 katı kadar büyük bir pazardan bahsediyoruz dolayısıyla burada da çok büyük bir ihtiyaç var. Diğer bir farklılık olarak şundan bahsederim yani aslında en önemli şey pazarlar arasında dijital hizmetlere olan tabii açlık çok büyük bütün dünyada çok büyük ama bu hizmetlerin piyasa değeri İngiltere'de çok çok daha yüksek. Oraya girmek istememizin en büyük sebeplerinden bir tanesi de bu yani sadece çalışan günü bazı değerlerde değil yani proje bazı değerlemelerde baktığınızda bazen bu fark Türkiye hatta Orta Doğu pazarlarıyla 4-5 kat fark olduğunu söyleyebilirim proje bütçelerinin. Ve dolayısıyla talep bu kadar çok ve arz bunu karşılayabilecek düzeyde değilken bizim gibi sadece bizim değil, birçok şirketin oraya adım atması ve orada iş yapmaya çalışması gayet doğal bir ekonominin sonucu diye düşünüyorum.

Cüneyt Toros: Peki bundan sonraki hedefiniz ne yani İngiltere ile sınırlı mı kalacaksınız yani MagiClick için hayaliniz nedir Murat Bey?

Murat Kalaora: Yani genel olarak bir hayalimiz tabii ki şirketin büyümesine biz 1996'dan beri aralıksız olarak büyüyen bir şirketiz bizim en önemli kendinizle en çok gurur duyduğunuz şey ne derseniz aslında çok sağlıklı bir şekilde büyümeyi ve aralıksız bir şekilde büyümeyi başarmış olmamız diyebilirim ve bunu sürdürülebilir kılmak istiyoruz benim en büyük hedefim bu hani bir anda binlerce kişilik ve on binlerce kişilik bir kurum olmak değil. Bunun sağlıklı ve sürdürülebilir olması lazım. İlk hedefimiz şu anda İngiltere pazarında çok hızlı ve büyümeyi sağlayabilmek ki bunun çok öngörülebilir bir hedef olduğunu ve başarılabilir bir hedef olduğunu görüyorum ama bu satın alma başarılı olduğu takdirdeki bunun zaten bütün emarelerini şimdiden görüyoruz. Hem organik hem de satın alma yoluyla aslında Avrupa'da büyümeyi hayal ediyoruz. Çünkü bu yaptığımız iş, verdiğimiz hizmetler takdir edersiniz ki aslında sadece lokal değeri olan hizmetler değil. Bugün herhangi bir yazılım geliştirici oturduğu yerden yeterli bir bilgi birikimine ve yeterli İngilizce sahipse oturduğu yerden dünyanın her yerine hizmet verebilir durumdayken bizim boyutumuzda bir şirketin aynı şeyi yapmaması tabii ki düşünülemez. Bu sadece biraz vizyon, cesaret ve aslında harekete geçmeyle alakalı bir durum.

Dijital ajansların dönüşümü ve geleceği

Cüneyt Toros: Peki biraz sektörü konuşmak istiyorum. Daha doğrusu bu sektörü nasıl tanımlayacağız? Çünkü siz biraz farklılaştırırız anladığım kadarıyla. Klasik anlamda biraz önce söylediğiniz gibi bir ajans olmaktan tasarımı, teknolojiyi bir araya getirerek müşteri deneyimi mükemmelleştirmeyi amaçlıyor MagiClick. Bu alanda gelişmeler nereye gidiyor? Biraz hani genel vizyonunuzu ve pazarı merak ediyorum. İhtiyaçlar, pandemi yaşıyoruz. Bunun dijital dönüşüme inanılmaz bir katkısı olduğu söyleniyor. Hızlandırdığına dair her sektörden bu yolda geri bildirimler geliyor. Sizin gözleminiz nedir?

Murat Kalaora: Pazar büyüdükçe, ihtiyaçlar kompleksleştikçe, teknolojiler geliştikçe ya bizim gibi şirketler çok büyüyüp tüm bu hizmetleri karşılar hale gelmeye çalışıyor veya uzmanlaşmaya gidiyorlar. Bugün Türkiye'de de, İngiltere'de çok daha büyük oranda bu, hem bizim gibi uçtan uca hizmet veren, vermeye çalışan şirketlerin olduğunu görüyorsunuz ama aynı zamanda her işin uzmanı sayılabilecek daha fragmente yapılara da rastlayabiliyorsunuz. Dolayısıyla aslında burada bir trend gibi bir şeyden bahsedeceksek bunun hangi yöne doğru gidiyor olduğunu kestirmek biraz güç. Çünkü biz de evet uçuştan uça hizmet verdiğimi söylüyoruz ama ve veriyoruz da tasarımdan teknolojiye kadar uzanan bir ölçekte bu iş kendi içerisinde o kadar artık işte cloud computing, AI, data mining, chatbox geliştirme, SharePoint, sitefinity, content management sistemleri bunun gibi dünya kadar alanda farklı farklı hizmet noktaları, ürün odakları erişiyor. Bunların hepsini bir arada verebilmek çok mümkün değil. Örneğin işte 1996 yılında biz çıktığımızda sadece ne yapıyorduk? Broşür web siteleri yapıyorduk. Yani orada tasarımı yapıyorduk. Arka tarafta zaten en fazla bir kontak, iletişim formu, belki bir ufak bir veri tabanı ve onu ortaya çıkartıyorduk. Ondan sonra dijital pazarlama hayatımıza gittik. Dijital pazarlama ile birlikte bunun daha çok dijital ajans dediğimiz, ajans olarak tanımladığımız kurumlar bunun aslında reklam yönüne de kaymaya başladı. Bir anda kendimize hem web sitesi hem de işte oyunlar, mikro siteler, pazarlamaya yönelik şeyler yapıyor. Durumda bulduk. Çünkü insanlar bizi o kalıba sokmak istiyordu. Dijital ajansın tanımı oydu. Biraz daha giriştikçe hayatımıza sosyal mecra girdi. Yani bizim düşünün 96 yılından işte 2007-2008 yılına kadar hayatımızda sosyal mecra diye bir şey yoktu. Ondan sonra hayatımızda dijital ajanslardan bu beklenmeye başlandı. İşte sosyal mecramızı yönetin, Facebook üstünde oyun yapın, Twitter kampanyaları yapın ve çoğu dijital ajans aslında bunu bir arada yapamaz duruma geldi. Ve bir karar almak, stratejik olarak bir karar alma yoluna gittiler. Bizim 10 sene önce rekabet ettiğimiz şirketlerle şu anda rekabet ettiğimiz şirketler tamamen farklı. O anda bir yol ayrımına gidildi. Biz sosyal mecra ve dijital reklam pazarından çıkarken çok daha fazla yazılım altyapıları, sistem entegrasyonu, dijital bankacılık, e-ticaret uygulamaları gibi daha hardcore teknoloji ama tasarımdan hiçbir zaman kopmadan, tasarım ve kullanıcı deneyiminden hiçbir zaman kopmadan bu yöne giderken bizim o zamanda rekabet ettiğimiz firmaların birçoğu aslında bu işin reklam veya sosyal mecra tarafına kaydı. Bunun benzeri aslında bütün pazarlarda gerçekleşti İngiltere'de, Türkiye'de öyle. Mesela sadece mobilya uygulama üreten, sadece mobilya e-ticaret uygulaması üreten, sadece sosyal mecra uygulamaları yapan, sadece SEO yapan yani arama motoru pazarlaması yapan yüzlerce şirket var. Dolayısıyla aslında bunun hangisi hepsini bir arada yapan şirket mi makbuldür, bunları uzmanlaşmış şirketler mi makbuldür? Buna direkt bir cevap vermek bana göre çok üstten bakmak ve ahkam kesmek olur. Ama en azından işin belli bir proje geliştirdiğinizde, o projenin başından sonuna kadar, örneğin bir dijital bankacılık projesi geliştirdiğinizde veya büyük ölçekli bir kurumsal portal geliştirdiğinizde, bunun stratejik kullanıcı araştırmasından, tasarımına, yazılım geliştirmeden, sistem entrikatörlüğüne kadar uçtan uca bir çözüm vermek gerçekten çok büyük bir avantaj olarak öne çıkıyor ki, çoğunlukla aslında birlikte çalıştığımız büyük kurumlar bunu yapabildiğimiz için bizi tercih ediyor. Ama bunu yapıyoruz diye biz işte her şeyi çok iyi yapıyoruz. İşte arama motoru optimizasyonunu da biz yapalım, şeyi de biz yapalım, uzman olmadığımız bir içerik yönetim sistemi uygulamasını da biz yapalım gibi bir şeyimiz yok. Dolayısıyla hani bu verdiğiniz soruya bilmiyorum hani ne kadar...

Dijital ajansların entegre çözümler sunma ve çevik yaklaşımların önemi

Cüneyt Toros: Çok iyi anlıyorum. Şu anda piyasadaki herhalde en büyük soru bu. Yani şimdi müşteri tarafına sorarsanız onlar şunu istiyorlar hani bir yerden bütün hem maliyet açısından hem de işin hızlı yapma tek yerden sanki daha tercih edilebilir ama bu alanda segmentler o kadar farklı ki gerçekten bu kabiliyete sahip şirkette çok az belki bunlardan hani belli alanlarda tek iliklerden birisiniz ama bunu yaratmak da zor tabii belli bir zaman istiyor. Her şeyi bir arada yapacak entegre çözüm sunmak.

Murat Kalaora: Evet. Yazılım geliştirme ve tasarımın ve kullanıcı deneyiminin tek elden çıkmasının çok büyük faydası olduğunu düşünüyorum. Çünkü çoğunlukla hani her pazarda aslında ağırlıklı olarak rekabet ettiğimiz firmalar tasarım anlamında farklı firmalarla yazılım geliştirme anlamında farklı firmalarla rekabet ediyoruz. Bunun her ikisini birlikte yapan şirket ve rekabet ettiğimiz firma sayısı aslında oldukça az. Ama deneyimlerimizden şunu söyleyebilirim. Bu iki hizmet aslında bu iki disiplin bir arada çalışması gereken disiplinler. Ve projenin her aşamasında bir arada çalışması gereken disiplinler. Eskiden bu Waterfall dediğimiz yazılım geliştirme sisteminde yani işte her şeyi baştan düşün sırayla git geri dönme. Ve toplam işin analizini işte aylarca süre harca ve ondan sonra da işte uzun bir sürede o projeyi çıkar metodolojisinde. Bunları biraz daha ayrı ayrı olarak düşünmekle düşünüp değerlendirmek mümkündü sanki. Yani baştan bir yapı ortaya çıkartıyorsunuz. İşin tasarım aşaması bitiyor bir daha oraya bakmıyorsunuz. Ve ondan sonra bütün analizini yapıp yazılım geliştirmeye başlıyorsunuz. Ve geçiyorsunuz. Ama günümüzde çok daha fazla döngüsel bir süreç söz konusu. Yani buna işte agile de diyebilirsiniz. İteratif prosesler de diyebilirsiniz. Farklı farklı isimlendirebilirsiniz. Her türlü güzel gözüken moda tanımları buna şey yapmanız mümkün. Ama özünde artık bu disiplinlere sahip olan insanların her an işin her aşamasında bir arada çalışması gerekiyor. Dolayısıyla bu iki kültürün bir aradaki çok iyi birbirine saygı duyması ve o birlikte çalışma kültürünü çok iyi geliştirmesi gerekiyor. Bunun dolayısıyla ayrı ayrı yerlerden aldığınızda bunun sıkıntısını çoğu zaman yaşıyorsunuz. Dolayısıyla o kültüre sahip bir şirketle çalışmanın avantajını yansıttığımızı düşünüyorum.

Kapanış ve teşekkür

Cüneyt Toros: Murat Bey çok teşekkür ediyorum. Çok keyifli bir sohbetti benim adıma da. Gerçekten umuyorum hayallerinizi gerçekleştirirsiniz. Ve bütün Avrupa'ya yayılan bir marka olarak, daha fazla ülkede hizmet veren bir Türk markası olarak sizi izlemeye devam ederiz diye düşünüyorum. Çok teşekkür ediyorum yayınımıza katıldığınız için.

Murat Kalaora: Ben teşekkür ederim. Görüşmek üzere.

Cüneyt Toros: Görüşmek üzere.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor