Herhangi bir şeye dokunduğumuzda, algısal deneyimimiz beyindeki binlerce sinir lifinin ve milyonlarca nöronun aktivitesinin ürünüdür. Bize ve yaşadığımız hayata, anlara anlam katan en derin duyumuzdur.
İnsanlar insanlarla bağ kurarak, yaşamlarına daha fazla güven hissi ile devam edebilirler. Bir dakika boyunca içinize, kalbinize ve hislerinize dönün ve hiçbir şey düşünmeyin. Sadece dokunma hissinizi hissedin. O an tamamlanmış ve hafiflemiş hissedeceğinizin farkına varacaksınız. Yapılan araştırmalar sarılma ve dokunma hissinin insanın içinde olan birçok ruhsal hastalığa iyi geldiğini kanıtlamaya devam ediyor.
Vücudun doğal dokunma duyusu oldukça karmaşıktır. Sinir reseptörleri; basınç, şekil, hareket, doku, sıcaklık ve çok daha fazlasıyla ilgili ipuçlarını algılar. Bu ipuçları, merkezi sinir sisteminin yorumladığı nöral aktivite kalıplarına neden olur, böylece bir şeyin pürüzsüz mü pürüzlü mü, ıslak mı kuru mu, hareketli mi hareketsiz mi olduğunu anlayabiliriz.
Bilim insanları ve mühendisler, sinir sistemimizin dokunma uyaranlarına nasıl tepki verdiği hakkında daha fazla şey öğrendikçe, cildimizin farklı malzemelerle nasıl etkileşime girdiğini de inceliyorlar ancak insanların simüle edilmiş dokunma duyumlarını gönderip almaları için bazı yöntemlere ihtiyaç duyuyorlar.
Bu alanda gösterilen çabalar zorlukları ortaya koysa da birtakım ilerlemeler kaydediliyor. Yakın vadede, uzuvlarını kaybetmiş kişiler, yapay uzuvları sayesinde bir miktar dokunma duyusunu geri kazanabilirler. Daha uzun vadede ise bu dokunsal araştırmalar, online alışverişe yeni bir deneyim katabilir, uzaktan tıp biçimlerini etkinleştirebilir ve sanal gerçeklik dünyasını genişletebilir.
Protezler ile hissetmek mümkün mü?
Protez uzuvlar, bazı amputelerde kaybolan bir işlevi geri getirmek için harikalar yaratabilir. Bilim insanları, çok uzak olmayan bir gelecekte, bu yapay protezlerin gerçeğe çok benzeyen bir dokunma hissi verebileceğini bildiriyor.
Protez bir el, kullanıcının gerçek eli gibi hissetmeye başladığında, beyin onun gerçek olduğunu düşünmesi için kandırılır. Dolayısıyla, hayalet uzvun beyinde yaşayacak bir yeri kalmaz. Böylece beyin o düşünceden uzaklaşır ve hayalet ağrı da kaybolur. Bu sonuçlar, duyusal sinir liflerini "biyolojik olarak gerçekçi" bir şekilde uyararak elde edilir. Aracı olarak bir bilgisayar algoritması kullanılır ve beynin normal olarak doğal bir koldan aldığına benzer, biyolojik olarak daha gerçekçi bir dijital darbe sağlanabilir.
Tüm bu araştırmaların sonucunda uzuvlarını kaybeden insanların yapay bir yolla dokunma hissine tekrar sahip olabilecekleri düşünülüyor.
Teknoloji ve dokunma hissi
Bilim insanları, dokunma hissini yaşatmak için titreşim yaratan uyarıcılara sahip bir bant üzerinde çalışıyorlar. Bu materyallerin, sanal gerçeklik uygulamaları için bilgi iletebileceği düşünülüyor. Bu yöntemde, esnek bir bant kişinin cildine yapıştırılıyor. 8 katmanı bulunan bu bandın bir katmanında devre kartı ve etraflarında akım varken titreşim yaratan küçük uyarıcılar yer alıyor. Diğer katmanlarda ise gelen sinyalleri çeşitli şekillerde yorumlayan, mekanik basınç uygulayan ve cihazın rahat bir şekilde giyilmesini sağlayan malzemeler bulunuyor. Bant kullanıcılarına ayrıntılı bilgiler sağlayabiliyor ve vücudun farklı bölgelerinde aynı anda altı ayrı bant çalışabiliyor.
Bilim insanları bu teknolojiyi akıllı telefonlar gibi birçok tüketicinin sahip olduğu elektronik cihazlarla çalıştırmak istiyor. Bu amaçla, cihaza bilgi göndermek için basınca duyarlı dokunmatik ekranlı bir ara yüz geliştirildi. Ara yüz, birinin akıllı telefon veya dokunmatik ekran tabanlı bilgisayar ekranında parmaklarını hareket ettirerek dokunsal duyumlar sağlamasına olanak tanıyor. Bandı takan kişi daha sonra hafifçe vurma veya diğer dokunma duyumlarını hissedebiliyor.
Dokunsal teknolojideki gelişmeler de protez ellerde olduğu gibi bir anda gerçekmiş gibi hissettirmeyecek. Zira, sanal sarılmalar ve diğer simüle edilmiş dokunma deneyimleri hiçbir zaman gerçeği kadar iyi olmayabilir. Yine de dokunsal teknolojiler, dünyamızı keşfetmenin ve sevdiklerimizle iletişim halinde kalmanın yeni yollarını sunarak geleceği hissetmemize yardımcı olabilir.