Kültür, kalkınmanın temel belirleyicisidir. Çevresel, sosyal ve ekonomik faaliyetler üzerinde önemli etkileri vardır. Kültür, bir toplulukta sosyal olarak aktarılabilen unsurlar olarak tanımlanır. Ekonomik, ekolojik ve sosyal yönlerin yanı sıra sürdürülebilir kalkınmanın dördüncü 'direği' olarak kabul edilir.
Kültürel sürdürülebilirlik ise dış etkilere rağmen sürdürülebilen veya geliştirilebilen değerler ve tutumlar olarak tanımlanır. Sürdürülebilir kalkınma ile yakından ilgilidir ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada kültürün önemli rolünü vurgular.
17 adet Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın hiçbiri açıkça kültüre odaklanmasa da içinde yer alan hedeflerde birçok kültürel referans vardır. 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir yaşam tarzları için eğitim, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, barış ve şiddete başvurmama kültürünün geliştirilmesi, dünya vatandaşlığı ve kültürel çeşitliliğin ve kültürün sürdürülebilir kalkınmaya katkısının takdiri yoluyla bütün öğrenciler tarafından sürdürülebilir kalkınmanın ilerletilmesi için gereken bilgi ve becerinin kazanımının sağlanması bu referansa örnek verilebilir.
Bu yazıda kültürel sürdürülebilirliği ve kültürün sürdürülebilirlikle nasıl bir ilişkisi olduğunu yakından inceledik.
Kültürün gelişimi
Atalar ortak olmasına rağmen, bireyler veya sosyal gruplar arasında birçok farklılık vardır. Antik çağlardan beri insanlar tehlikeden kaçmak, kaynaklara erişim sağlamak veya daha uygun bir iklim bulmak gibi çeşitli nedenlerle bir yerden başka bir yere taşındılar. Gittikleri her yerde topluluklar oluşturdular, ortak bir kimlik ve farklı kültürler geliştirdiler.
Kültür; bir ırk, din veya sosyal grubun geleneksel inançları, sosyal normları ve maddi özellikleri olarak tanımlanır. Yani kültür; görgü, alışkanlıklar, kıyafetler, dil, din, sanat, yasalar veya ahlak gibi günlük yaşamla ilgili her şeyi kapsar. Dünya bir kültürler mozaiğidir ve küreselleşme, kültürlerarası deneyimler açısından zengin ve çok kültürlü bir ortamda yaşamayı her zamankinden daha fazla mümkün kılmıştır.
Kültürel sürdürülebilirlik nedir?
Kültürel sürdürülebilirlik; dış güçler karşısında değerleri, alışkanlıkları koruma veya iyileştirme yeteneği olarak tanımlanır. Sürdürülebilir kalkınmanın itici gücüdür ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda kritik bir rol oynar.
Ne yazık ki küreselleşme, dünyanın çeşitli bölgelerinin kültürel asimilasyon potalarını eritti. Genellikle çoğunluğun kültürünün azınlığın kültürüne hükmetmesi kültürleşmeye ve homojen toplumlara yol açtığından, bu, kültürel sürdürülebilirliği tehdit etmeye başladı.
Homojen bir toplum için pek çok faydası olmasına rağmen, kültürleşmeden kaçınmalı ve kültürel sürdürülebilirliğe yatırım yapmalıyız. Hükümetlerin bunu başarmak için tüm kalkınma çabalarında toplum merkezli bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor.
Küreselleşme ve kültürel koruma arasındaki dengeyi bulmak, özellikle azınlık toplulukları için zorunludur. Kültür ve toplumla entegrasyon, ekonomik büyümeyi teşvik ederek bağlılığı artırır. Bununla birlikte hem entegrasyon hem de küreselleşme, kültürel sürdürülebilirliği tehdit etmekte ve çoğunluğun kültürü azınlık pahasına egemen olmaktadır. Bu kültürleşme olarak bilinir. Kültürleşmeyi önlemek için kültürel sürdürülebilirlik yolunu izlemek ve değerlendirmek önemlidir. Bunu yapmanın ve programları buna göre uyarlamanın en etkili yolu ise toplum merkezli araştırmalardır. Kültürün kalkınmada önemli bir rol oynadığı konusunda bir fikir birliği olmasına rağmen, sürdürülebilir kalkınma programı boyunca kültürel sürdürülebilirliği izlemek için standart bir yöntem mevcut değildir.
Kültürel sürdürülebilirlik, toplumun somut ve soyut kültürel unsurlarını ekonomik sürdürülebilirliği teşvik edecek şekilde koruma çabalarını içerir. Ayrıca sosyal faaliyetler aracılığıyla yerel politikaları ve ekonomik faktörleri teşvik edebilir. Örneğin, bir müzede sanat eserleri gibi sermaye varlıklarının sergilendiğini düşünün. Bu öğelerin varlığından kamu yararına, toplumun tamamına etki eden bir "kültürel gelir" akışı da yaratılır. Dolayısıyla sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak için kültürel sermaye kullanılmış olur. Yani, biri ne zaman bir müzeyi gezse ve bunun için para ödese veya bir konsere gitse, bu para sürdürülebilir bir ekonomi yaratır ve kültürel sürdürülebilirliğe katkıda bulunur.