• Gelişim
  • Girişim
  • Çalışma Saatlerinde Yeni Düzenlemeler: Gerçek mi Şehir Efsanesi mi?

Çalışma Saatlerinde Yeni Düzenlemeler: Gerçek mi Şehir Efsanesi mi?

Çalışma Saatlerinde Yeni Düzenlemeler: Gerçek mi Şehir Efsanesi mi?

Covid-19 pandemisi 2020 yılından itibaren insanların hayatında büyük değişiklikler yaşanmasına yol açtı ve iş hayatından sosyalleşmeye kadar pek çok konuda yeni alışkanlıklar edinilmesine sebep oldu. Bireyler bazı yeni alışkanlıklarını bırakmak için gün saysa da birçok yeni alışkanlık “covid sonrası dönemde” de korunmaya değer bulundu. Yeni normal olarak adlandırdığımız bu dönemlerde birçok sektör için uzaktan çalışmanın mümkün olduğu kanıtlanırken çalışan verimi de arttı.

Evden çalışma verimi artırsa da bir süre sonra birçok soru meydana çıktı ve konu hakkında büyük incelemeler yapıldı. Maura Thomas, Forbes için hazırladığı yazıda çok uzun saatler boyunca çalışmanın verimlilik için her zaman en iyi seçim olmadığını anlatırken şu cümleleri kullanıyor: “İşe ilk alındığınızda sizi benzersiz kılan özellikler çok uzun saatler çalıştığınızda tüm beceri ve yeteneklerinize erişimi sınırlar. Bu sebeple dehanızı ve yaratıcılığınızı tekrar ortaya çıkarmak adına beyninizin fişi çekip yeniden şarj olmak için zamana ihtiyacı vardır. Haftada 50 saatten uzun çalışmak da bu yaratıcılığın önündeki engellerden biridir.”

Ekip iletişiminiz, ofis içi uygulama sohbetleri ve e-posta gibi "kapatabileceğiniz" kanallarla sınırlı olsa bile mesajları 7/24 kontrol etmek çoğu zaman direnmesi zor bir alışkanlıktır. Günümüzde bir yandan sınırsız çalışma saatleri gündeme gelmeye başlamışken bir yandan da “gereğinden fazla mı çalışıyoruz?” sorusu sorulmaya başlandı.

5 gün ideal çalışma günü mü?

Geçtiğimiz birkaç on yıl içinde teknolojinin gelişmesi ve startup benzeri yeni iş modellerinin yaygınlaşmasıyla çalışanlara daha sık ulaşılmaya başlandı. Böylelikle çalışanların kendine ayırdığı zaman ve iş saatleri arasında bir karışıklık meydana gelmeye başladı. Miami University’den Scott Dust, Fast Company için hazırladığı yazıda teknoloji sebebiyle 9’dan 5’e kadar süren bir iş gününü adeta serap olarak nitelendiriyor. Peki tüm bunlar gündeme getirilmişken çalışanlar ve işverenler çalışma günleri ile saatlerinde veya tarzında bir değişiklik yapmaya hazır mı?

Örneğin beş günlük çalışma haftası Amerika’dan Avrupa’ya kadar pek çok toplumda o kadar yerleşmiştir ki tatil paketlerinden düğün fiyatlarına kadar her şey bunun etrafında inşa edilmiştir. Özellikle pandemi sonrası bazı işverenler dört günlük çalışma haftalarını test etmeye başladı bile. İzlanda daha kısa çalışma haftaları üzerine yakın zamanda bir araştırma gerçekleştirdi ve Paulina Villegas ile Hannah Knowles’un haberine göre yetkililer bunun çalışanların refahını ve hatta üretkenliği artırdığını gözlemledi. İzlanda’da yapılan bu testte çalışma saatleri haftalık 40’tan 35 veya 36 saate kadar, maaşlarında kesinti olmadan düşürüldü. Yapılan diğer testlerin aksine bu örnekte, katılanlar sadece ofis çalışanları değildi. Denemelere gündüz bakım işçileri, polis memurları, engelliler için bakım çalışanları ve çeşitli mesleklerdeki diğer insanlar da dahil edildi.

İngiltere merkezli Autonomy tarafından yayınlanan ve testin analizine yardımcı olan rapora göre, sonuçlar etkileyiciydi. Çalışanlar daha iyi iş-yaşam dengesi ve daha düşük stres bildirdiler. Vox’un haberine göre denemenin sonuçlarından cesaret alan birçok İzlandalı işyeri ve çalışan nüfusun yüzde 86'sı daha kısa saatleri ya da önümüzdeki yıllarda azaltılacak olan sözleşmelerle daha kısa hale getirilecek çalışma saatlerini benimsedi.

Ancak İzlanda’nın büyük bir başarıya ulaştığı bu yöntem her ülkenin dinamikleri içerisinde aynı şekilde değerlendirilemez. Japonya, Yeni Zelanda ve Finlandiya gibi ülkelerden kimi şirketler de son zamanlarda bu konu üzerinde tartışarak küçük denemeler yapıyor ancak bunun dünya çapında bir akım olarak yayılmasının kısa vadede gerçekleşmesi henüz beklenmiyor.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor